ALEVİ-BEKTAŞİ EDEBİYATINDAN SEÇMELER
ALEVİ-BEKTAŞİ EDEBİYATINDAN SEÇMELER







Teslim Abdal’dan deyişler: Mürşide varmağa talib olursan İbtida insandan rehber isterler Verdiğin ikrara doğru gelirsen Aht ile peymandan rehber isterler Mürşidin nazarı müşkülü seçer Kâmil olan rehber Sıratı geçer Can kuşu kafesten akıbet uçar Tenden uçan candan rehber isterler Mürşidin var ise olursun insan Mürşidin yok ise kalırsın hayvan Arasat gününde kurulur mizan Açılan mizandan rehber isterler Muhammed Ali’nin nurun görmeğe On iki İmamların yolun sormağa Erenlerin divanında durmağa On iki erkândan rehber isterler Şah-ı Merdan bir yol kurmuş kuluna Yola giden rehberinden biline Gitmek ister isen mü’min yoluna Din ile imandan rehber isterler Marifet babına girmek dilersen Hakikat güllerin dermek dilersen Erenler sırrına ermek dilersen Ahd ile peymandan rehber isterler Teslim Abdal söyler bu hikâyeti Nefsini bilmektir gücün gayreti Yirmi dokuz huruf yedi ayeti Bilmeye insandan rehber isterler ----------------------------------------- Canım kurban olsun senin yoluna. Adı güzel, kendi güzel Muhammed. Söylenirsin cümle âlem dilinde. Adı güzel, kendi güzel Muhammed. Terâzinin bir ucunda Haydar oturur. Yanı sıra cümle ümmet yetirir. Elinde de yeşil sancak getirir. Adı güzel, kendi güzel Muhammed. Mümin olanların çoktur cefâsı, Âhirette olur zevki sefâsı. Onsekizbin âlemin mustafâsı, Adı güzel kendi güzel Muhammed. Sen bir Peygambersin şeksiz, gümansız. Sana inanmayan dinsiz, îmansız. Teslim Abdal neyler dünyayı sensiz. Adı güzel, kendi güzel Muhammed. ----------------------------------------- Genc Abdal’dan deyişler: Dergahına geldim niyaz eyledim. Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali. Aşkın kitabından avaz eyledim. Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali. Nideyim sefâyı, zevki dünyada, Budur murâdımız ind-i Hudâ'da. Yarın mahşer günü koyma cezâda, Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali. Niyazım var üstâdıma, pirime. Salavât eylerim destigirime. Katarından, dîdârından ayırma. Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali. Genc Abdal'ım özüm Hakk'a bağlarım. Coşkun sular gibi akar çağlarım. Eşiğine yüzüm sürer ağlarım. Medet Allâh, Yâ Muhammed, Yâ Ali. ----------------------------------------- Dostum Muhammed'dir hak habîbullâh, Söylersen Muhammed, Ali'den söyle. Cihâna geldiler sırr-ı sırrullâh, Söylersen Muhammed, Ali'den söyle. Hasan Muhammed'dir, Hüseyin Ali. Şah İmam Zeynel'e demişiz belî. Muhammed Bâkır'ı sevdik ezelî. Söylersen Muhammed, Ali'den söyle. Enbiyâ, evliyâ onlara âşık. Verdiler ikrârı oldular tanık. Hak mezhebi İmâm-ı Cafer-i Sâdık. Söylersen Muhammed, Ali'den söyle. Mûsâ-i Kâzım'dan kuruldu erkân. Şah İmam Rızâ'dır pîr-i Horasan. Takî ile Nakî mümine îmân. Söylersen Muhammed, Ali'den söyle. Hasanül Askerî server-i âlem, Muhammed Mehdî'dir sâhibul kerem. Genc Abdâl zikret dilinde her dem. Söylersen Muhammed, Ali'den söyle. ----------------------------------------- Ezel-i ezelden öteden beri Sevdikçe sevesim geldi pîrimi Çekerim cevrini andan ötürü Sevdikçe severim geldi pîrimi Sevdikçe severim ben anı çoktan Sevdiğini Allah var eder yoktan Geçerim varımdan ayrılmam Haktan Sevdikçe sevesim geldi pîrimi El ele el Hakka buyurdu Allah İnandım Pîrime Allah eyvallah Pirim Allah dostum Allah, hüvallah Sevdikçe sevesim geldi pîrimi Genc Abdal Sultan Şuca’ kuludur Cennet bahçesinin gonca gülüdür Pîrim nazar kıldı, sanma delidir Sevdikçe sevesim geldi pîrimi ----------------------------------------- Ey benim mürşidim nûr-i cemâlim Pîrim cemâlini göresim geldi Kaldır nikabını lütf eyle şâhım Pîrim cemâlini göresim geldi Bir ismin Ali’dir Hayder-i Kerrar Hasen Hulk-i Rizâ ey zât-ı envar Hüseyin şâhımdır mü’mine didar Pîrim cemâlini göresim geldi İmam Zeynel’abâ Muhammed Bâkır Keremler kânıdır ol İmam Câ’fer Nola bir kez hüsnün kâ’be’sin göster Pîrim cemâlini göresim geldi Kâzım Musâ, Takî, Nakî, Askerî Muhammed Mehdî cümlenin bihteri Murâdım isterem bilmezem gayrı Pîrim cemâlim göresim geldi Genc Abdal da güzel söyledi hâlin Erenlerden almış feyz u kemâlin Ey imamlar şâhı göster cemâlin Pîrim cemâlini göresim geldi ----------------------------------------- Pir Mehmed’den bir deyiş: Eğer benim âh-u zarım sorarsan, Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim. Bu cihanda külli varım sorarsan, Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim. A sevdiğim sensiz bir an olamam. Şâd olup da sensiz bir dem gülemem. Senden özge bir yardımcı bilemem. Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim. Derdin bana yeter, derman istemem. Hükmün yeter, aslâ ferman istemem. Göster dîdârını gılman istemem. Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim. Sensin âşıkların dîni, îmânı, Müminlerin can içinde hem cânı. Duvazda okurum Oniki İmâm'ı. Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim. Pir Mehmed'im eder hazar isterim. Mürşidimden himmet, nazar isterim. Malım dökmekliğe pazar isterim. Allâh bir, Muhammed, Ali sevdiğim. ----------------------------------------- Aşık Fedayi’den deyişler: Neyleyim dünyayı, şanı, şöhreti. Âh Hüseyin deyü ağlar gezerim. Aldı beni İmamların firkati. Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim. Matem aylarında artar firakım. Âh-u nâlan etmek benim merakım. Nâr-ı iştiyaktan yanar yüreğim. Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim. Zârım işitenler kaldılar ta'na, Dediler teselli gerektir sana. Yüz bin öğüt versen kâr etmez bana. Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim. Cihan benim olsa şâd olup gülmem, Dest uzatıp çeşm-i giryânım silmem. Çilekeş dervişim sefâyı bilmem. Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim. Firdevs bahçesinin kırmızı gülü, Ben âşığım, oldum O'nun bülbülü, Görünür gözüme Kerbelâ çölü, Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim. Gönül murgu seyrangâha çıktıkça, Kerbelâ'dan şehitlere baktıkça, Ilgıt, ılgıt al kanları aktıkça, Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim. Arş-ı semâvâtta gördüm nûrunu, Aşkına düşenler verir varını. Ali oğlu, Muhammed'in torunu, Âh Hüseyin deyü ağlar gezerim. Fedâyi dervişim derdi veremdir. Cihanda kâm ehli olanlar kimdir? Geceyle, gündüzüm derd ile gamdır. Ah Hüseyin deyü ağlar gezerim. ----------------------------------------- Mâh-ı Muharrem'de mümin olanlar, Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar. Yasın çekip bahr-ı ummâna dalanlar, Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar. Âşığ-ı şeydâlar figana başlar. Zâr eder iniler dağlarla taşlar. Deryada balıklar, havada kuşlar, Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar. Yedi iklim, kevn-i mekan dört köşe, Cümle âlem taaccuptur bu işe. Deryalar mevc vurup gelir hurûşa, Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar. Fedâyî'nin başı Hünkâra bağlı, Kerbelâ nârından ciğeri dağlı. Muhammed'in torunu, Ali'nin oğlu. Âh Hüseyin deyu zâr eder ağlar. ----------------------------------------- Şah Hatayi’den deyişler: Gönül ne gezersin seyran yerinde Âlemde her şeyin var olmayınca Olura olmaza dost deyip gezme Bir ahdine bütün yâr olmayınca Yürü sôfi yürü, yolundan azma Elin gıybetine kuyular kazma Varıp her dükkânda metaın çözme Yanında mürşidin var olmayınca Kalktı havalandı gönlümün kuşu Kavga, gıybet etmek kötünün işi Üstadın tanımaz bunda her kişi Anın kim mürşidi er olmayınca Varıp bir kötüye sen olma nöker Çarhına değer de dolunu döker Ne Hüdâ’dan korkar, ne hicap çeker Bir kötüde namus; âr olmayınca Şah Hatayi ’m edem bu sırrı beyan Kâmil midir cahil sözüne uyan Bir baştan ağlamak ömredir ziyan İki baştan muhip yâr olmayınca ----------------------------------------- Gel tâlip Pîr’den rızâsız yürüme Sakın seni üstadın kabul eylemez Farkla dur, otur, mîzanla yürü Sakın Sultân kapıda kul eylemez. Bu yol tâ ezelden Kaalû Belî’dir Benliğinden geçen Hakk’ın kuludur ŞAH HATÂYÎ cümlemizin halidir Vefâsından cefâsın bol eylemez. ----------------------------------------- Dün-ü gün isteğim budur Hüdâ’dan Mürşidimden gayrı nem var benim de Dâima ayırma beni izinden Mürşidimden gayrı nem var benim de Mürşide hile olmaz doğru gelinür Yalanın bünyadı yoktur, delinür Her ne ister isen anda bulunur Mürşidimden gayrı nem var benim de Yedi yerde İmam Câfer makamı Verdiler elime çün ezkârımı Nakd elinde Şeyh Safî’nin makamı Mürşidimden gayrı nem var benim de Muhammed Ali’in doğru erkânı Mürşidine var ki göresin seni Mürşidin gemidir, tâlip yelkeni Mürşidimden gayrı nem var benim de Bu sözü söyleyen Sultan Hatayi Hatayi ‘den gayrı kim var gedâyî Salarım üstüne bin bir kazayı Mürşidimden gayrı nem var benim de ----------------------------------------- Gönül ne durursun sen varsana Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz Varıp eşiğine yüzün sürsene Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz Mürşidin arayan gitti arayı Arayanlar buldu derde çareyi Yüzbin okur ise akda karayı Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz Bu dünyada durdukça eğer dursan da On dünya dolusu kitap görsen de Her harfine binbir mana versen de Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz Halil yaptı Kâbe’yi oldu delil Farz oldu varmayanlar oldu melil Muhammed’e rehber oldu Cebrail Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz Hatayi sözün manisin ver dedi Yar ile ettiğin ahde dur dedi Cebrail, Musa’ya Hızır’a var dedi Mürşid-i kâmile varmayınca olmaz ----------------------------------------- Aşık Veysel'in Son Şiiri Selam saygı hepinize Gelmez yola gidiyorum Ne şehire ne de köye Gelmez yola gidiyorum Gemi bekliyor limanda Gideceğim bir ummanda Gözüm kalmadı cihanda Gelmez yola gidiyorum Esim dostum yavrularım İşte benim sonbaharım Veysel karanlık yollarım Gelmez yola gidiyorum Ölümünden kısa bir süre önce oğlu Ahmet Şatıroğlu'na yazdırmıştır. Pir Sultan Abdal’dan deyişler: Çeke çeke ben bu dertten ölürüm. Seversen Ali'yi değme yarama. Ali'nin yoluna serim veririm. Seversen Ali'yi değme yarama. Ali'nin yarası yâr yarasıdır. Buna merhem olmaz, dil yarasıdır. Ali'yi sevmeyen Hakk'ın nesidir?. Seversen Ali'yi değme yarama. Ilgıt ılgıt oldu akıyor kanım. Kem geldi didâra tâlihim benim. Benim derdim bana yeter hey canım. Seversen Ali'yi değme yarama. Pir Sultan Abdal'ım deftere yazar. Hilebaz yâr ile olur mu Pazar? Pir merhem çalmazsa yaralar azar. Seversen Ali'yi değme yarama. ----------------------------------------- Hak nasip eylese dergâha varsam, Bir dem divanında dursam yâ Ali. Eğilsem dizine niyâz eylesem, Yüzüm kademine sürsem yâ Ali. Yüzüm kademine sürdüğüm zaman, Zerrece gelmezdi gönlüme güman, Şâhım düldülüne bindiğin zaman, Önünce Kanber'in olsam yâ Ali. Kanber gibi hizmetinde götürsen, Bir dem ağlatıp, bir dem güldürsen, Çekip Zülfikâr'ı beni öldürsen, Elim eteğinden kesmem yâ Ali. Keser miyim eteğinden elimi? Kabul ettim Hak yolunda ölümü, Doğru sürün erenlerin yolunu. Mümin canlarından olsam yâ Ali. Mümin olan neresinden bellidir? Hakkı söyler nefesinden bellidir. Erenler bağının gonca gülüdür. Tomurcuk güllerin dersem yâ Ali. Pir Sultan'ım beni mihman götürsen, Götürsen de ayn-i cem'e yetirsen, Dizini dizime vursan otursan, Doyası yüzüne baksam yâ Ali. ----------------------------------------- Her seher vaktinde cümbüşe geldim. Dağlar yâ Muhammed, Ali çağırır. Erenler meclisi bağ-ı gülistan. Güller Yâ Muhammed, Ali çağırır. Vird verilmiş gökyüzünde kuşlara. Bak gözümden akan kanlı yaşlara. Sular yüzün vurur taştan taşlara. Çağlar yâ Muhammed, Ali çağırır. Âşık olan gelir derdin üsteler. Ona kâil olmaz kâmil ustalar. Dertliler de gelir derman isterler. Sağlar yâ Muhammed, Ali çağırır. Pir Sultan Abdâl'ım çoktur âşığı. Âşık olanların yanar ışığı. İmam Hasan-Hüseyin'in beşiği. Sallar yâ Muhammed, Ali çağırır. ----------------------------------------- Ben dervişim dersin dava kılarsın Hakk’ı zikretmeye dilin var mıdır Kendini gör elde sen ne ararsın Hâlâ hâl etmeğe hâlin var mıdır Dertli olmayanlar derde yanar mı Sâdık derviş ikrârından döner mi Dertsiz bülbül gül dalına konar mı Ben bülbülüm dersin gülün var mıdır Bir gün balık gibi ağa sararlar Mürşitten rehberden haber sorarlar Tütsü yakıp köşe köşe ararlar Ben arıyım dersin balın var mıdır Mürşit huzurunda dâra durmağa Dâra durup Hakk’a boyun vermeğe Muhabbetten geçip hırka giymeğe Çar pâreden derviş şalın var mıdır Pir Sultan’ım senin derdin deşilmez Derdi olmayanlar derde düş olmaz Mürşitsiz rehbersiz yollar açılmaz Mürşit eteğinde elin var mıdır ----------------------------------------- Gönül ne durursun elden geldikçe Yine bir mürşide varmadan olmaz Aman mürvet deyü sen de yüzünü Yine bir mürşide varmadan olmaz Mürşidini bulur gezen arayı Kırklar arasında bulur çâreyi Ne kadar okursan aktan karayı Yine bir mürşide varmadan olmaz Bu dünyada sen çok yaşlar yaşarsın Bilip dört kitabın dersin açarsın Her harfine bin bir mânâ verirsin Yine bir mürşide varmadan olmaz Halil Kâbe yaptı oldu ya delil Vardı varan kaldı varmayan melil Muhammet’e rehber oldu Cebrail Yine bir mürşide varmadan olmaz Pir Sultan’ım bu durakta dur dedi Hazret-i Muhammet Ali er dedi Bunu bilmeyenin işi zor dedi Yine bir mürşide varmadan olmaz ----------------------------------------- Evvel baştan Muhammed'e salavât. Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. Ecel gelip ömür gülü solmadan, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. Hasan-Hüseyin Ali'nin oğulları, Şehitler yoluna giderler doğru. İmam Zeynelâbâ Hüseyn'in oğlu, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. İmâm-ı Bâkırdan vuralım demi, Cafer-i Sâdık'tan aldım erkânı İmam Mûsâ kaldır gönülden gamı, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. İmam-ı Rızâ'dan olsun hidâyet, Takî ile Nakî kılsın inâyet. Ol Hasan Askerî şâh-ı vilâyet, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. Pir Sultan Abdâl'ım söyledi heman, Yezid'in kalbinden gitmedi güman. Âhir nefesinde Oniki İmam, Gönül kalk gidelim Hüseyn'e doğru. ----------------------------------------- İlhami’den bir deyiş: Dû cihanda derde derman sendedir. Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali. Mümin, müslim bütün derd-ü gamdadır. Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali. Ağlar gökyüzünde hem mâh-u mihri. Feryat ile doldu iklim-ü dehri. Şah İmam Hasan'a verdiler zehri. Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali. Yezîdiler bir araya geldiler. Ehl-i Beyt'i ara yere aldılar. Şah İmam Hüseyin'e hamle kıldılar. Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali. İmam Zeynülâbidîn'i bastılar. Şühedânın başlarını kestiler. Götürdüler bir de Şam'da astılar. Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali. Tutmadılar Resûlullâh sözünü, Esir ettiler gelin ile kızını, Al-ü evlât Hakk'a tuttu yüzünü. Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali. İmam Bâkır, İmam Cafer hakkı için, İmam Mûsâ-i Kâzım, Rızâ hakkı için, Şah Takî'yle, şah Nakî'nin hakkı için, Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali. Askerî, Mehdî'dir ol sâhip zaman, Gelince kurulur bir ulu dîvân. Çağır ey İlhâmî zaman bu zaman, Yetiş Allâh, yâ Muhammed, Yâ Ali. ----------------------------------------- Sefil Ahmed’den bir deyiş: Garip bülbül gibi figan edelim Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü Şu dünyanın ettiğini nidelim Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü Bu dünyadan o dünyaya yol oldu Gözden akan kanlı yaşlar sel oldu Hak emretti arştan ona gel oldu Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü Kadir Mevlam nur eylesin yurdunu Zikredenler unutmayın virdini Bize verdi ayrılığın tadını Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü Derman için geldim şimdi buraya Tabip baksın sinemdeki yaraya Bu hasretlik derler düştü araya Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü Bilmem akıllıyım bilmem deliyim Efendim seni mahşerde bulayım Şu fani dünyada neme güleyim Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü Talip olanlar da yasını çeksin Tekkesinde misk-ü anberler koksun Evlatları kadim postuna çıksın Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü Sefil Ahmed sayru dala konmayım Ahdim olsun ikrarımdan dönmeyim Nasıl ağlamayım nasıl yanmayım Mehemmed Dede oğlu Pirimiz göçtü ----------------------------------------- Kâtib’den bir deyiş: Mürşidlik davasın kılan dede’ler Mürşidlik meydanda erlik değil mi Mürşid haktır hak mürşittir dediler Mürşidler hak ile birlik değil mi Mürşidin bağçesi güldür hâr olmaz Mürşid olan kişi nefse yar olmaz Mürşid bir sultandır eli dar olmaz Mürşidlik bir geniş dirlik değil mi Mürşidin kazanı kaynar taşar mı Mürşidin şehrine kavga düşer mi Mürşid dört özlüdür yoldan şaşar mı Mürşidlik rehberlik pirlik değil mi Mürşid gece gündüz virdinden şaşmaz Mürşidin kabında çiğ lokma pişmez Mürşid pehlivandır ayağa düşmez Mürşidlik meydanda erlik değil mi Katib’im mürşidden (okunamadı) tutarsın Mürşidin sözüne hile katarsın Mürşide hor bakma yere batarsın Mürşidi görmemek körlük değil mi ----------------------------------------- Aşık Noksani Baba’dan deyişler: Ben mürşidim diyen noksâna gelsin Mürşid kimdir, onun nişânı nedir? Evliyâ buyruğun okuyup bilsin Yetmiş üç farzı var, beyânı nedir? Dört kapı, kırk makam, oniki erkân Onyedi tarîki eylesin beyan Talibin gönlünde koymasın güman Bildirsin cân içre cânanı nedir? Kâmil mürşid herbir müşkili seçer Ona teslim olan Kevser’den içer Tâlibin yetmiş bin hicâbın açar Gösterir cenneti, nirânı nedir? Bu mânayı bilen mürşid tamamdır Ameli olursa, Oniki İmamdır Kalbi Beyt-i Hüdâ, şâh-ı âlemdir Yedi bahir içre ummânı nedir? Bu sırra ermeyen mürşid olamaz Hırsı nefse uyan, özün bilemez Tamah için gezen, Hakk’ı bulamaz Ne bilsin, ikrârı, îmanı nedir? Har nerdedir bilmez, yalanı söyler Evlâddan’ım deyip, yalan söyler Gerkes gibi her bir cîfeye konar Tanımaz yahşiyi, yamânı nedir? Bu üç sıfatta bulunanlar mattır Nefsine kul olan, şeytan-sıfattır Gıybet-bûhtan eder, sanır âyettir Ak üzre farketmez karayı, nedir? Noksani aç gözün mürşidi tanı Bâtının görünce teslim et canı Bir kapıya bend-ol, öğren irfânı Göresin küfr-içre îmanı nedir? ----------------------------------------- Derde düştüm bi nihayet Ya Ali senden medet Umarız senden inayet Ya Ali senden medet Cürmümüz yazmaktan aciz kiramen katibin Fatime Hatice Hakkı affet Ya Ali senden medet Zatı paki hürmetine tevbe kıldım ya rahim Geç suçumdan kıl inayet Ya Ali senden medet Şah Hasan Hulki Rıza hakkı ya rabbül gafur Hüseyin aşkına rahmeyle Ya Ali senden medet Çarde’i masumi pakten umarım lütfü ata Zeynelin rahinde Hâk et, Ya Ali senden medet Bakır’ı nuru hudadan gönlümüz rüşan kılıp Cafer’i ilmin nasip eyle Ya Ali senden medet Musayı Kazım Ali Musa Rızanın aşkına İsterim eyle şefaat Ya Ali senden medet Şah Cafer’i dergahında bi sevap şermende Cürmünü affet temamet Ya Ali senden medet Nakinin yüzü suyu için Askeri olup şefi Mehdi’nin feth et vilayet ya Ya Ali senden medet Noksani derdine düşüp kapına geldim hakim Ve şifa eyle selamet
 
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
Telif Hakları DeRMaN'a aittir izni olmadan bu siteden bisey kopyalanamaz Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol